8 Temmuz 2010 Perşembe

Tatil İçin Neden Hırvatistan 'ı Tercih Ettik

Bir kaç yıl önce eşim gemiyle katıldığı Dalmaçya Turunda Hırvatistan ' ın doğal ve tarihi güzelliklerini keşfetmişti . Hırvatistan 'ın Türk vatandaşlarına vize uygulamaması , uygun bütçeli bir yurt dışı tatiline olanak vermesi , tarihi ve doğal güzellikleriyle birleşince ülkeyi tatil için cazip bir alternatif haline getiriyordu .

Bu yüzden seyahat acentesine giderek 1 haftalık Dubrovnik Turu için rezervasyonumuzu yaptırdık .

Hırvatistan Tatilimizin İlk Günü

Akşamüstü kalkan uçağımız yaklaşık 1,5 saatlik bir uçuştan sonra Dubrovnik Havaalanına indi . İniş öncesi adaların ve sahillerin uçaktan görüntüsü etkileyici bir görsel ziyafet sunuyordu . Uçaktan inip


 otobüslerimize bindikten sonra rehberlerimizin günün sürprizi olarak bizi tekne ile Dubrovnik 'e götüreceklerini açıklaması hoşumuza gitti . Tekneye binmek için havaalanından Cavtat 'a (Hırvatça Şavtat okunuyor ) gittik . Cavtat sakin , şık bir tatil kasabası . Ilık bir Haziran akşam üstü teknemize bindik ve yaklaşık 1 saat sonra Dubrovnik Limanına ulaştık . Şehre girişte bizi karşılayan Dubrovnik Kalesi etkileyici görüntüsüyle hoşgeldiniz diyordu Old Town ( Tarihi Şehir ) hakkında biraz fikir edinmemiz için otelimize transfer öncesi 1 saat süre verildi . Otelde oda - kahvaltı kalacağımızdan dolayı biz bu sürede old town çıkışında soldaki kale manzaralı , şık görünümlü üstü açık restoranda yemek yemeği tercih ettik . Bulunduğumuz yerden otobüsümüzü de görebiliyorduk . Deniz mahsüllü rizotto ve vejeteryan pizza siparişi verdik . Hırvatistanda pizza bir kültür ve heryerde pizza restoranlarıyla karşılaşabiliyorsunuz . Restoranlarda pizza isteyince bizdeki büyük boy pizza büyüklüğünde ince pizzalar geliyor .

Hepsi olağanüstü lezzetli . İki birayla birlikte 15 Euro hesap ödedik . Kaldığımız süre boyunca Hırvatistanda hesap dışında bir bahşiş uygulaması görmedik . Bazı yerlerde kuver adında hesaba 1 - 2 Euro kadar ilave yapıyorlar . Restoran - cafe menülerinde fiyatlar yazıyor ve siparişinizle birlikte hesap fişiniz masanıza geliyor .

Yemek sonrası otobüsle Babin Kuk bölgesindeki otelimize doğru yola çıktık ve 15 dakikalık bir yolculuk sonrası ulaştık . Odamıza yerleştik , kısa bir otel tanıma turu yaptıktan sonra erken kalkacağımız için uykuya daldık .

Dubrovnikte bir çok otel Babin Kuk bölgesinde . Babin Kuk otobüslerin son durağında yer alıyor ve old town ' a 10 dakikada bir sefer bulunuyor . Otobüsler tam zamanında kalkıyor . Hareket halindeki otobüse el sallamanız işe yaramıyor , Gece Old town ' dan dönüşler kalabalık oluyor . Otobüslerin hareket saati geldiyse siz ayakta gitmeyi düşünsenizde beklemiyor ve kapılarını kapatıyorlar .

Henüz Avrupa Birliği üyesi olmayan Hırvatistan , bir turist gözüyle gelişmiş bir Avrupa ülkesinden fazlasına sahip görünüyor .

Disiplinli , dakik , temiz , güvenli , insanları dürüst , saygılı , yardımsever . Yollarında en ufak bir pürüz , tümsek , çukur yok , sürücüler yayalara , yayalar sürücülere son derece saygılı .

2. Gün Dubrovnik 'te Keşfe Çıktık .

Dubrovnikte seyahat acenteleri Mostar , Korçula Adası , Karadağ (Monte Negro), Üç adalar turları , Krka Milli Parkı turu yapıyor . Gidilen yerlerin hepsi güzel .

Biz ise farklı bir program yapmayı tercih ettik .

Bunun için araba kiralamamız gerekiyordu . Limanda fiyat karşılaştırması yapabilmek için daha fazla rent a car şirketi bulabileceğimizi düşündük . Bu yüzden Belediye otobüsüyle Kantafig 'e gittik . Dubrovnikte belediye otobüs bileti fiyatı bilet satış yerlerinden alırsanız 8 Kuna = 1,12 Euro , Otobüste alırsanız 10 Kuna = 1,40 Euro . Otobüsten alırsanız bilet biraz daha pahalı , fişinizi veriyorlar .

Hırvatistanda engelliler için bir çok kolaylıklar yer alıyor . Dubrovnik belediye otobüslerinde görme engelliler için sesli , duyma engelliler için ışıklı kapı uyarı sistemleri var . Bazı plajlarda ise yüzmek isteyen fiziki engelliler için denize indirme asansörleri bulunuyor . Otobüsler kaldırım hizasında , çocuk ve engelli arabalarını mekanızması ile rahatça alıyor . Birçoğu basit ve düşük maliyetli sistemler . İnsanları mutlu etmek için büyük bütçelerden başka şeyler de yeterli olabiliyor . Hırvatistan tatili öncesi internetten rent a car araştırmamızda 35 Euro günlük fiyatlar gördüysekte , karşılaştığımız en düşük fiyat 1 - 1.2 motorlu araçlarda 3 gün için günlük 44 Euro oldu .

Kesin kararımızı verememiştik . Otele döndük ve sonra cobacabana plajına sahile gittik . Bu plajın denizi ve manzarası çok güzel . Dubrovnik köprüsü manzaralı . Kendinizi İstanbul boğazında yüzer gibi hissediyorsunuz . Bu plajda şemsiye ve şezlongun her biri 3,5 euro günlük .

Plaj kumsal değil . Hırvatistanın çoğu plajları gibi küçük taşlardan oluşuyor . Tatil öncesi deniz ayakkabısı aldığımızdan taşlarda yürüme konusunda sorun yaşamadık . deniz suyu çok temiz ve biraz serin , su sıcaklığı Ayvalık gibi diyebiliriz . Hava 30 C civarı ve nem düşük . Güzelce bir serinledik .

Hala araba kiralayamadık . Akşam old town ' da gördüğümüz rent a car ' a bakmaya karar verdik .

Old town 'daki bir rent a car şirketi 1.9 turbo dizel arabayı full kasko ile günlük 55 Euro 'ya 3 gün için verince onu tercih ettik . Arabamızı aldık ve karnımız çok acıkmıştı . Bir gün önce tekneye bindiğimiz şirin kasaba Cavtat bize çok hoş görünmüştü . Yemek için oraya doğru yola çıktık . Mesafe yaklaşık 22 km . idi .

Sur içine merkezde solda deniz kenarındaki cafe - restoranın bahçesine oturduk . 1pizza , 1 Deniz Mahsullü Makarna , 2 içecek için 15 Euro ödedik .

Ertesi gün Plitvice Ulusal Parkına erkenden yola çıkacaktık , bu yüzden otele döndük ve uyuduk .

3. Gün Plitvice Ulusal Parkı Ve Zadar ' a Gidiyoruz

Sabah 6.00 'da yola çıkmayı planlarken 7.00 'de hazırlanınca otelde kahvaltı edip 07.30 gibi yola çıktık . Plitvice Ulusal Parkı yaklaşık 450 km . idi . Kuzeye doğru sahilden Bosna - Hersek giriş - çıkışını geçtikten sonra otoban tabelasından saptık . Aslında haritada otoban Split şehri civarından , Dubrovnikten 200 km kadar yukardan giriş gösterse de otobanın bitirildiğini düşündük . 10 - 20 km. sonra otobanın henüz yapım halinde olduğunu arkamızdan gelen arabalarla birlikte keşfettik ve dağ yolundan devam etmeye karar verdik . Bu yolda da manzaralar çok güzel . yol üstünde küçük kasabalar bulunuyor . Splite yaklaşınca bitmiş otobana girdik . Hız sınırı 130 km . Otobandan çıktıktan sonra da bir süre orman içinde keyifli bir seyahatten sonra 13.30 gibi Plitvice Ulusal Park Bölgesine vardık . Orada yediğimiz hamburgerler bizimkinin 3 - 4 katı büyüküğünde ikisine 3,5 Euro ödedik . Saat 14.00 olmuştu . Plitvice Ulusal Parkında otobüs - yürüyüş - tekne geçişinden oluşan 2 - 3 saatlik en kısa turu aldık . 5 saatlik , 1 ve 2 günlük turlarda vardı. Plitvice Ulusal Parkını gözünüzde şöyle canladırabilirsiniz . Doğal olarak dünyadaki en güzel yeri zihninizde tasvir edin ve gözünüzü açın . Plitvice tahmin ettiğinizden bir kaç kat daha etkileyici bir yer . Bizim aldığımız en kısa turda 20 civarında farklı sahne vardı .

Her sahne de en az bir kaç yerden akan şelalelerin oluşturduğu müzik eşliğindeki doğal güzellikler insanda adeta cennete gelmiş izlenimi yaratıyordu . Açıkçası doğal güzellik her yerde birbirine benzer diyebilirsiniz . Burada şelale sesleri arasındaki manzaralar bizi şaşkına çevirdi . Sanki dünyadan başka bir yere gelmiştik . Biraz reklam gibi olsada Plitvice ' de doğal güzellikler konusunda memnuniyet garantisi veriyoruz .

Mesafe Dubrovnik 'e oldukça uzak , parkın inişli çıkışlı parkuru biraz yorucu olsa da her şeye değer . Ahşaptan yapılmış parkur üzerinde dinlenmek için en güzel manzaralı yerlere yerleştirilmiş banklar bulunuyor . Biz parkuru biraz da hızlı olarak 3,5 saatte bitirdik . Saat 18.00 olmuştu .

Gece konaklayacağımız yer henüz belli değildi . Plitvice 'de orman içinde muhteşem manzaralı tesislerde kalmak mümkün olsa da farklı bir yer görmek için haritaya bakarak 125 km. uzaklıktaki Zadar şehrinde konaklama kararını verdik . Orman yolu , otoban derken akşam 20.00 'de Zadar 'a geldik . Şehir merkezine ilerlerken Ancona (İtalya) feribot limanı karşısındaki bir cafeye ucuza nerede kalabileceğimizi sorduk . Orada çalışan garson kız bir otel broşürü verdi .

Zadarda bir çok insan ingilizce anlıyor . Otel veya pansiyonlara kendi dillerinde sobe , apartmanı diyorlar . Biraz aradıktan sonra oteli bulduk , eşim biraz üşütmüş ve halsizdi , saatte geç olduğundan çok yüksek fiyat vermezlerse kalmayı aklımızdan geçiriyorduk . Pansiyonun yerini sorduğumuz birisine güvenli olup olmadığını sorduk . O da geçen yıl bir arkadaşı için fiyat aldığını ve güvenli olduğunu söyledi . Otel görünümündeki pansiyon resepsiyonundaki bayan önce iki kişi 1 gece için 60 Euro istedi . Haklısınız biraz pahalı ama burası merkez dedi . 50 Euro 'ya anlaştık. Kahvaltı hariçti . Hırvatistanda pansiyonlar yalnızca oda veriyor . Kahvaltı vermiyorlar . Oda duşlu , tuvaletli biraz dar dı . Yeterince dolabı da vardı . Yerleştikten sonra dışarı çıktık . Otoparklar merkezde otomatlı . Parkettiğimiz yerin arkasındaki cafedeki garson sabah 07.00 'ye kadar çıkarsak ücret gerekmediğini söyledi . Zadar gecelerini keşfetmek için yürümeye başladık . Karnımız çok acıkmıştı . Bir pizzacı bulduk . Mükemmel 2 pizza ve içeceğe her zaman ki gibi 15 Euro civarı ödedik . Kendimizi ödüllendirmek için tanesi 6 Kuna = 0,85 Euro 'ya yoğurtlu dondurma aldık .

Zadar bir Liman kenti , sahili geniş yürüyüş yollarıyla biraz İzmir 'i andırıyor . Hırvatistanın her yerinde görülebilen geniş bir meydanda spreyle boya yapan ressam 100 Kuna = 14 Euro 'ya resimlerini satıyordu . Tarihi , etkileyici ve dekoratif aydınlatılmış meydan oldukça hareketliydi . Başka bir yerde sokakta müzik yapanlar vardı . Cafe - barların bulunduğu bir çok sokak vardı . Şehirde gece hayatı oldukça hareketliydi . Biz sabah erkenden yola çıkıp Splitten Hvar veya Korçula adasına gidip bir gece kalmayı planlayarak pansiyona gidip uykuya daldık.

4.Gün Sibenik , Split Şehirleri Ve Brac Adası

Sabah 6.00 ' da kalktık , otobana girmedik ve sahilden Split 'e gitmek üzere yola koyulduk .

Saat 09.00 civarı feribotla Splitten Adalara gitmeyi planlarken , yolda hayatımızda görmediğimiz güzellikteki koylarla , plajlarla karşılaştık ve 65 km. uzaklıktaki Sibenik 'e geldik . Burada kahvaltı ettikten sonra yola devam ederken eşsiz plajların , manzaraların büyüsü karşısında yolda deniz molasıda verdiğimizden toplam 135 km . olan Zadar Split arasını 6,5 saatte alınca sabah feribotlarını kaçırmıştık .

Saat 13.00 gibi geldiğimiz Splitte arabamızı merkezde saati 10 Kuna = 1,4 Euro olan en yüksek fiyatlı otoparka parkedip adalara giden feribotlar hakkında bilgi almaya gittik . Bir çok adaya sefer olmasına rağmen bize en uygununun Brac adası olduğuna karar verip iki kişi 10 Euro olan gidiş biletlerimizi aldık . Arabamızı vapura bineceğimiz yere yakın başka bir otoparka günlük 10 Euro 'ya parkettik .

Splitten Brac ve Hvar adaları 1 , Korçula 3 saat uzaklıkta .

Büyük feribotlar bizdeki arabalı vapura benziyor . Farkları üst kata yürüyen merdivenle çıkılıyor . Orta kat kapalı , klimalı ve çok geniş , üstde geniş bir kat daha bulunuyor ve orası tenteli .

Güzel bir yolculuk sonrası Brac adasına ulaştık . Feribot inişinde elinde sobe yazan kağıt bulunan ve iyi ingilizce bilen bir kız pansiyon için 2 kişi gecelik 30 Euro fiyat verdi . Kabul ettik ve sizi pansiyona patron götürecek dedi . Patron dediği bayan kıza gülümsedi ve '' Bana patron denmesinden hoşlanmadığım için şaka yapıyor diyerek yola çıktık . 10 dakika yürüdükten sonra Brac adasının Supetar bölgesinin merkezi bir yerindeki pansiyonumuza geldik . Pansiyon odaları duşlu , tuvaletli , bakımlı , geniş ve çok temizdi .

Bir geceden fazla kalacaksanız pansiyon fiyatını daha aşağı çekme şansınız bulunuyor .

Eşyalarımızı bırakıp deniz kenarına indik . eşyalarımızı halk plajına bıraktık ve yakındaki cafe 'ye yemeğe gittik . Bir adet kalamar kızartma ( Porsiyonlar bizdekinin 4 katı büyüklükte ve çok lezzetli ) , bir porsiyon kalamar ızgara , iki bira için 15 Euro hesap ödedik ve plaja döndük .

Plaj adanın sıradan bir plajıydı . Bir koy içinde sakin bir deniz , kıyılar çakıl olsa da suya girdikten bir kaç metre sonra kum başlıyor . Deniz çok temiz , adeta balıklarla dansediyorsunuz . Denizden çıkmak istemedik ama ada çok büyük olsa da biraz gezmek isiyorduk . Pansiyonda elbiselerimizi değiştirip kendimizi sokağa attık .

Supetar 'ın piyasa caddesi denilebilecek caddesinde , önce cafe , barların bulunduğu sağ tarafa gittik . Zaten sol tarafta 200 m. ilerde adanın diğer bölgelerine giden ormanlık yol başlıyordu .

Sade ve şık cafeler turistlerin olduğu kadar ada sakinlerininde buluşma yeriydi . Karşı kıyıdaki Split şehrini seyrederken kahvelerimizi yudumladık ve Supetar 'ın meydanına doğru yürümeye başladık , akşam saatleri olsa da hava sıcaktı ve dondurma yemek yapılacak en cazip şeylerden biriydi . Dondurmacının önünde çileklimi , yoğurtlu dondurma mı olsun diye karar vermeye çalışırken dondurmacı çilek dedi .

Şaşırdık . Dubrovnik ' ten hareket ettiğimizden beri hiç Türk'le karşılaşmamıştık Eyüp ve kardeşi Mekadonya Türkü , ailesiyle birlikte adanın şık bir cafe - restoranını işletiyorlar . Babaları iki kez Türkiye ' ye gelmiş , onlar henüz gelmemişler . O bölgede Türkiyeden gelen Türklerle hiç karşılaşmamışlar , o yüzden şaşırdılar , dondurmaya da ısrarımıza rağmen para almadılar .

Ada 'da kazıklanmadan nerede balık yiyebileceğimizi sorduğumuzda '' Hiç endişelenmeyin , bu ülkede insanlar dürüsttür , istediğiniz yerde rahatlıkla yiyebilirsiniz dedikten sonra , güzel balık yapan bir yeri önerdiler . Ayrıca bir sorununuz olursa biz gece yarısına kadar buradayız , çekinmeden gelebilirsiniz demeleri bizi oldukça duygulandırdı .

Eyüplerin önerdiği restoran menüsüyle özel bir yer izlenimi veriyordu . O günkü menüde eşimin aklındaki yemek olmayınca deniz kenarına gittik . Balık , kalamar yapan bir tekneye gözümüz ilişti . Akşamüstü bolca kalamar yediğimizden sadece balık siparişi verdik ve tekneye geçtik . 2 kişinin rahatça doyabileceği kızarmış küçük balıklar için 3 Euro ödedik ve ertesi gün erkenden yola çıkacağımız için biraz daha dolaştıktan sonra pansiyonumuza döndük .

5.Gün Split Gezisi Ve Dubrovnik 'e Dönüş

Sabah 06.00 gibi uyandık . 07.30 Split feribotu için hazırlanıp dışarı çıktığımızda karşı oda komşumuz Avustralyalı çiftin kahvaltı hazırladığını gördük . Onlarda erken kalkmış , kahvaltı sonrası daha uzak bir plaja gideceklermiş . Birbirimize bol şans diledikten sonra feribota gittik ve bir saatlik yolculuk için Split 'e hareket ettik .

Sibenik civarındaki Krka Milli Parkına gidecek süremiz kalmamıştı .

Splitte eski şehir (old town ) 'da saatlerce dolaştık . Bir meydandaki cafede oturup kahve içtik . Bu arada şehrin efsane futbol takımı Hajduk Split 'in bilekliğini almak istememe eşim sen çocukmusun diye gülünce vazgeçtim . Sonrasında ise almadığıma pişman oldum . Öğleyin kale içindeki ayaküstü pizzacıda yediğimiz 2 büyük dilim pizza ve lazanya enfesti . Bu yemek için 60 Kuna = 8,5 Euro ödedik .

Saat 13.30 olmuştu ve yola çıkmamız gerekiyordu . Yol üzerinde bir Milli Parkı 'nın önünden geçtik , biraz resim çekip izledikten sonra yola devam ettik . Eşsiz manzaraları izleyerek saat 18.30 gibi Dubrovnik 'e ulaştık .

6.Gün Korcula Adasına Gidiyoruz

Önceki günlerde otobüs garında Korcula adasına seferlerle ilgili bilgiyi aldığımızdan sabah erkenden yola koyulduk . Belediye otobüsü ile Bobin Kuk 'tan Kantafig'e geldik . Adaya kara ve sonra deniz yoluyla otobüsten hiç inmeden feribotla gidecektik . Yaklaşık 1 saatlik otobüs yolculuğu sonrası feribota bineceğimiz yere geldik . Feribotun hareketine 20 dakika olduğunu ve güzel bir plajı görünce hemen sahile koşup suya atladık . Feribot araçları almaya başlamıştı , hemen kurulanıp feribota bindik ve 20 dakikalık Korçula adası yolculuğumuza başladık . Manzara yine eşsiz di .

Korcula adasında tarihi şehir (old town)'da biraz dolaştık , Marco Polo 'nun doğduğu ev 'e uğradık .

Sonrasında bir meydanda Türk televizyon ekibinin çekim yaptığını gördük ve yanlarına gittik . Çekimleri bitince de konuşmaya başladık . Kuzeyde bizim gezdiğimiz bölgelere gitmemişlerdi . Haberimiz olsaydı sizinle gelirdik dediler . Bizde iyi olurdu , rent a car masrafını paylaşırdık diyerek onlardan ayrıldık .

Karnımız acıkmıştı . Hırvatistanın turistler açısından güzel bir yanı , insanların menüleri rahatça incelemesine olanak sağlanması . İnceliyor ve beğenirseniz oturuyor , beğenmezseniz yanındaki veya bir diğerine bakıyorsunuz . Etrafınızda yapışkanlar dolaşmıyor .

Mürekkep balığı mürekkebiyle yapılmış deniz mahsulleri rizotto yedik .

Daha sonra restoranın yanından bir plaja indik . Yarım saat sonra bizim televizyoncular da terlemiş olacakki plaja geldiler . Yine en iyi plajı bulmuşsunuz diye biraz takılmadan da edemediler . Deniz de sohbet ederken sunucuları ,mikrofonu istedi ve biraz çekim yapalım diyerek sohbete başladı . Sonrasında onlarla arkadaş olmuştuk . Onlarda Dubrovnikte kalıyordu . Önceki akşam bir meydanda sahne kurulduğunu bu akşam bir gösteri olacağını söylediğimizde süre bulursak gelmeye çalışırız dediler .

Dubrovnik - Korcula adası iki kişi gidiş - dönüş otobüs bileti için 189 Kuna = 25 Euro ödedik .

Dubrovnike otelimize döndükten sonra herzaman ki gibi hazırlanıp old town 'a gittik . O akşam yine dünyanın en iyi pizzalarından birisini yedikten sonra dolaşmaya başladık .

Kalabalıkta bizim televizyoncuları uzaktan gördük . Kameranımız 1.90 olduğundan kamerasıyla dikkat çekiyordu . Bizde size bakıyorduk diye yanımıza geldiler .

Onları gündüz bahsettiğimiz yerlere götürmemiz gerekiyordu . Önce sahne kurulan yere baktık , film gösterisi ilgilerini çekmedi .

Biraz ileride ki papağanlı adam papağanları sunucunun omuzuna kafasına kollarına koyunca keyifleri yerine geldi ,korsan şapkası ve maskesinide giydirdi , çekim için ilginç sahneler oluşmaya başlamıştı .

Sonrasında meydanda bir gün önce latin dansı yapıyorlardı . Gittiğimizde dans eden kimseyle karşılaşmayınca eşime '' Hadi dansedelim de bizimkilere biraz malzeme çıksın '' derken dansetmeye başlamıştık .



Her nekadar ben biraz heyacanlanıp eşimin ayağına bastıysamda , etraftaki kalabalık , gözleriyle gülümsüyor , alkışlıyorlardı . Bizim kameremanda yüksek bir yerden çekime başlamıştı . 20 dakika sonra ise meydanda en az 100 kişi dans ediyordu . Bizimkilere malzeme çıkmasına sevindik .

Ne güzel bir ortam .

Meydanda , kalabalıkta mutlu bir şekilde dans eden insanlar ... Karnaval gibi .

Çekim ekibinden ayrıldık ve meydandaki cafeye oturarak birer kahve içerken danseden insanları seyretmeye devam ederken ertesi gün Hırvatistanın sınır komşusu Karadağ (Monte Negro) 'ya gitmeye karar verdik .

7.Gün Herseg Novi - Budva - Kotor - Montenegro (Karadağ)



Sabah erken kahvaltı sonrası otelden çıkıp belediye otobüsüyle otobüs garajına gittik.

Otobüs biletlerimizi aldık ve 09.30 ' da Karadağa hareket ettik . Bir saat geçmeden sınıra geldik ve yirmi dakika içinde pasaport kontrolünü tamamlayarak saat 11 gibi Karadağa (Montenegro Karadağ anlamına geliyor)ulaştık . Pansiyonculardan gecelik konaklamanın 10 Euro olduğunu öğrendik .

Otobüsten indiğimiz Herseg Novi'den Budva 'ya gitmeye karar verirken bir hata yaparak Budvaya ne kadar sürede gidileceğini sormadık . 4 Euro karşılığı biletimizi alıp 70 'li yıllardan kalan klimasız minibüsümüze bindik . Feribotla deniz yoluyla da kestirmeden bir geçiş yapmamıza rağmen 13.00 'de Budvaya vardık . Bizim Hırvatistan 'a gidiş dönüş otobüs biletimizin  dönüşü 15.30 'du . Herseg Novi ' ye ilk otobüsün 13.20 'de olduğunu söylediklerinde bizim için artık Budvadan ayrılma vaktinin geldiğini hissettik .

Herseg Novi 'ye dönüş'te klimalı güzel bir otobüs vardı ve fiyatı 5.5 Euro idi . Kotor üzerinden  dönerken Karadağın Hırvatistana göre refah farkı olsa da doğanın onlarda cömert davrandığını keşfettik . Manzaralar eşsiz tablolara eşdeğerdi . Otobüsün şöförüne oyalanırsa diğer otobüse geç kalacağımızı söyledik . İçimizden ise keşke otobüsü kaçırsak diye de geçirmiyor değildik. Ne olacak gecesi 10 Euro 'dan bir gece kalırdık . Üstelik eşsiz güzellikler de fiyata dahildi .

Otobüs Herseg Novi 'ye ulaştığında Dubrovnik otobüsünün kalkışına 5 dakika vardı . Kaptan ve muavinle önemli bir şey başarmış bir havada birbirimize gülümsedik .

Dönüşte daha kısa sürede Dubrovnik 'e geldik . Gündüz sıcağında yollar boştu .

O gün çölde vaha arar gibi Karadağın harika plajlarında yüzmeyi hayal etmiştik .
Olmayınca dönüşte Dubrovnikte yüzmeyi hayal etmeye başladık ve ulaşır ulaşmaz denize kendimizi attık .

Son akşam yemeğimizde deniz ürünleri yemeye karar verdik . Dubrovnik old town 'daki restoranların herbiri birbirinden şık . Biraz menüleri karıştırdıktan sonra beğendiğimiz bir tanesine oturduk .

Menümüzde mürekkep balığı mürekkebinde deniz ürünleri risotto ve midye yedik .
1/2 litre şarap ile birlikte 40 Euro ödedik .

Masadan kalkarken bir bey yanımıza geldi . Restoranın işletmecisi Türk 'müş . İki mühendis arkadaş işlerini bırakmış ve bir çok yeri araştırdıktan sonra Dubrovnik'in kendileri için iş yapabilecek en iyi yer olduğuna karar vermişler . Restoranı açarken hiç bir sorunla karşılaşmadıklarını ve doğru bir karar verdiklerini düşündüklerin söyledi .

8.Gün Dubrovnik 'te Copacabana Plajındayız

Bu gün Türkiyeye döneceğiz . Kahvaltı sonrası eşyalarımızı toplayıp otel 'e bıraktık ve akşam uçağımız için havaalanına hareket edene kadar denize girme kararını verdik .

Plaj çok güzel , deniz çok güzel , Kısaca Adriyatik gerçekten güzel .

En büyük keşfimiz ise ,yurt dışı tatili için Hırvatistan 'ın iyi bir alternatif olduğunu farketmemiz olmuştu . Bu ülkede pahalı - ucuz otelde , pansiyonda kalmanın hiç farkı yok . Hepsi çok temiz , hizmet kalitesi yüksek , insanları güleryüzlü .

Eşsiz doğası ve tarihi ise memnuniyet garantisi vermekte .

Bu tatilimizde 7 gece 8 gün için uçak , konaklama , 3 gün araç kiralama , yemekler ve diğer harcamalar dahil kişibaşı 600 Euro harcadık .