8 Temmuz 2010 Perşembe

6.Gün Korcula Adasına Gidiyoruz

Önceki günlerde otobüs garında Korcula adasına seferlerle ilgili bilgiyi aldığımızdan sabah erkenden yola koyulduk . Belediye otobüsü ile Bobin Kuk 'tan Kantafig'e geldik . Adaya kara ve sonra deniz yoluyla otobüsten hiç inmeden feribotla gidecektik . Yaklaşık 1 saatlik otobüs yolculuğu sonrası feribota bineceğimiz yere geldik . Feribotun hareketine 20 dakika olduğunu ve güzel bir plajı görünce hemen sahile koşup suya atladık . Feribot araçları almaya başlamıştı , hemen kurulanıp feribota bindik ve 20 dakikalık Korçula adası yolculuğumuza başladık . Manzara yine eşsiz di .

Korcula adasında tarihi şehir (old town)'da biraz dolaştık , Marco Polo 'nun doğduğu ev 'e uğradık .

Sonrasında bir meydanda Türk televizyon ekibinin çekim yaptığını gördük ve yanlarına gittik . Çekimleri bitince de konuşmaya başladık . Kuzeyde bizim gezdiğimiz bölgelere gitmemişlerdi . Haberimiz olsaydı sizinle gelirdik dediler . Bizde iyi olurdu , rent a car masrafını paylaşırdık diyerek onlardan ayrıldık .

Karnımız acıkmıştı . Hırvatistanın turistler açısından güzel bir yanı , insanların menüleri rahatça incelemesine olanak sağlanması . İnceliyor ve beğenirseniz oturuyor , beğenmezseniz yanındaki veya bir diğerine bakıyorsunuz . Etrafınızda yapışkanlar dolaşmıyor .

Mürekkep balığı mürekkebiyle yapılmış deniz mahsulleri rizotto yedik .

Daha sonra restoranın yanından bir plaja indik . Yarım saat sonra bizim televizyoncular da terlemiş olacakki plaja geldiler . Yine en iyi plajı bulmuşsunuz diye biraz takılmadan da edemediler . Deniz de sohbet ederken sunucuları ,mikrofonu istedi ve biraz çekim yapalım diyerek sohbete başladı . Sonrasında onlarla arkadaş olmuştuk . Onlarda Dubrovnikte kalıyordu . Önceki akşam bir meydanda sahne kurulduğunu bu akşam bir gösteri olacağını söylediğimizde süre bulursak gelmeye çalışırız dediler .

Dubrovnik - Korcula adası iki kişi gidiş - dönüş otobüs bileti için 189 Kuna = 25 Euro ödedik .

Dubrovnike otelimize döndükten sonra herzaman ki gibi hazırlanıp old town 'a gittik . O akşam yine dünyanın en iyi pizzalarından birisini yedikten sonra dolaşmaya başladık .

Kalabalıkta bizim televizyoncuları uzaktan gördük . Kameranımız 1.90 olduğundan kamerasıyla dikkat çekiyordu . Bizde size bakıyorduk diye yanımıza geldiler .

Onları gündüz bahsettiğimiz yerlere götürmemiz gerekiyordu . Önce sahne kurulan yere baktık , film gösterisi ilgilerini çekmedi .

Biraz ileride ki papağanlı adam papağanları sunucunun omuzuna kafasına kollarına koyunca keyifleri yerine geldi ,korsan şapkası ve maskesinide giydirdi , çekim için ilginç sahneler oluşmaya başlamıştı .

Sonrasında meydanda bir gün önce latin dansı yapıyorlardı . Gittiğimizde dans eden kimseyle karşılaşmayınca eşime '' Hadi dansedelim de bizimkilere biraz malzeme çıksın '' derken dansetmeye başlamıştık .



Her nekadar ben biraz heyacanlanıp eşimin ayağına bastıysamda , etraftaki kalabalık , gözleriyle gülümsüyor , alkışlıyorlardı . Bizim kameremanda yüksek bir yerden çekime başlamıştı . 20 dakika sonra ise meydanda en az 100 kişi dans ediyordu . Bizimkilere malzeme çıkmasına sevindik .

Ne güzel bir ortam .

Meydanda , kalabalıkta mutlu bir şekilde dans eden insanlar ... Karnaval gibi .

Çekim ekibinden ayrıldık ve meydandaki cafeye oturarak birer kahve içerken danseden insanları seyretmeye devam ederken ertesi gün Hırvatistanın sınır komşusu Karadağ (Monte Negro) 'ya gitmeye karar verdik .

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder