Bir kaç yıl önce eşim gemiyle katıldığı Dalmaçya Turunda Hırvatistan ' ın doğal ve tarihi güzelliklerini keşfetmişti . Hırvatistan 'ın Türk vatandaşlarına vize uygulamaması , uygun bütçeli bir yurt dışı tatiline olanak vermesi , tarihi ve doğal güzellikleriyle birleşince ülkeyi tatil için cazip bir alternatif haline getiriyordu .
Bu yüzden seyahat acentesine giderek 1 haftalık Dubrovnik Turu için rezervasyonumuzu yaptırdık .
HIRVATİSTAN TATİLİ
Doğa 'nın Cömert Davrandığı Ülke
8 Temmuz 2010 Perşembe
Hırvatistan Tatilimizin İlk Günü
Akşamüstü kalkan uçağımız yaklaşık 1,5 saatlik bir uçuştan sonra Dubrovnik Havaalanına indi . İniş öncesi adaların ve sahillerin uçaktan görüntüsü etkileyici bir görsel ziyafet sunuyordu . Uçaktan inip
otobüslerimize bindikten sonra rehberlerimizin günün sürprizi olarak bizi tekne ile Dubrovnik 'e götüreceklerini açıklaması hoşumuza gitti . Tekneye binmek için havaalanından Cavtat 'a (Hırvatça Şavtat okunuyor ) gittik . Cavtat sakin , şık bir tatil kasabası . Ilık bir Haziran akşam üstü teknemize bindik ve yaklaşık 1 saat sonra Dubrovnik Limanına ulaştık . Şehre girişte bizi karşılayan Dubrovnik Kalesi etkileyici görüntüsüyle hoşgeldiniz diyordu Old Town ( Tarihi Şehir ) hakkında biraz fikir edinmemiz için otelimize transfer öncesi 1 saat süre verildi . Otelde oda - kahvaltı kalacağımızdan dolayı biz bu sürede old town çıkışında soldaki kale manzaralı , şık görünümlü üstü açık restoranda yemek yemeği tercih ettik . Bulunduğumuz yerden otobüsümüzü de görebiliyorduk . Deniz mahsüllü rizotto ve vejeteryan pizza siparişi verdik . Hırvatistanda pizza bir kültür ve heryerde pizza restoranlarıyla karşılaşabiliyorsunuz . Restoranlarda pizza isteyince bizdeki büyük boy pizza büyüklüğünde ince pizzalar geliyor .
Hepsi olağanüstü lezzetli . İki birayla birlikte 15 Euro hesap ödedik . Kaldığımız süre boyunca Hırvatistanda hesap dışında bir bahşiş uygulaması görmedik . Bazı yerlerde kuver adında hesaba 1 - 2 Euro kadar ilave yapıyorlar . Restoran - cafe menülerinde fiyatlar yazıyor ve siparişinizle birlikte hesap fişiniz masanıza geliyor .
Yemek sonrası otobüsle Babin Kuk bölgesindeki otelimize doğru yola çıktık ve 15 dakikalık bir yolculuk sonrası ulaştık . Odamıza yerleştik , kısa bir otel tanıma turu yaptıktan sonra erken kalkacağımız için uykuya daldık .
Dubrovnikte bir çok otel Babin Kuk bölgesinde . Babin Kuk otobüslerin son durağında yer alıyor ve old town ' a 10 dakikada bir sefer bulunuyor . Otobüsler tam zamanında kalkıyor . Hareket halindeki otobüse el sallamanız işe yaramıyor , Gece Old town ' dan dönüşler kalabalık oluyor . Otobüslerin hareket saati geldiyse siz ayakta gitmeyi düşünsenizde beklemiyor ve kapılarını kapatıyorlar .
Henüz Avrupa Birliği üyesi olmayan Hırvatistan , bir turist gözüyle gelişmiş bir Avrupa ülkesinden fazlasına sahip görünüyor .
Disiplinli , dakik , temiz , güvenli , insanları dürüst , saygılı , yardımsever . Yollarında en ufak bir pürüz , tümsek , çukur yok , sürücüler yayalara , yayalar sürücülere son derece saygılı .
otobüslerimize bindikten sonra rehberlerimizin günün sürprizi olarak bizi tekne ile Dubrovnik 'e götüreceklerini açıklaması hoşumuza gitti . Tekneye binmek için havaalanından Cavtat 'a (Hırvatça Şavtat okunuyor ) gittik . Cavtat sakin , şık bir tatil kasabası . Ilık bir Haziran akşam üstü teknemize bindik ve yaklaşık 1 saat sonra Dubrovnik Limanına ulaştık . Şehre girişte bizi karşılayan Dubrovnik Kalesi etkileyici görüntüsüyle hoşgeldiniz diyordu Old Town ( Tarihi Şehir ) hakkında biraz fikir edinmemiz için otelimize transfer öncesi 1 saat süre verildi . Otelde oda - kahvaltı kalacağımızdan dolayı biz bu sürede old town çıkışında soldaki kale manzaralı , şık görünümlü üstü açık restoranda yemek yemeği tercih ettik . Bulunduğumuz yerden otobüsümüzü de görebiliyorduk . Deniz mahsüllü rizotto ve vejeteryan pizza siparişi verdik . Hırvatistanda pizza bir kültür ve heryerde pizza restoranlarıyla karşılaşabiliyorsunuz . Restoranlarda pizza isteyince bizdeki büyük boy pizza büyüklüğünde ince pizzalar geliyor .
Hepsi olağanüstü lezzetli . İki birayla birlikte 15 Euro hesap ödedik . Kaldığımız süre boyunca Hırvatistanda hesap dışında bir bahşiş uygulaması görmedik . Bazı yerlerde kuver adında hesaba 1 - 2 Euro kadar ilave yapıyorlar . Restoran - cafe menülerinde fiyatlar yazıyor ve siparişinizle birlikte hesap fişiniz masanıza geliyor .
Yemek sonrası otobüsle Babin Kuk bölgesindeki otelimize doğru yola çıktık ve 15 dakikalık bir yolculuk sonrası ulaştık . Odamıza yerleştik , kısa bir otel tanıma turu yaptıktan sonra erken kalkacağımız için uykuya daldık .
Dubrovnikte bir çok otel Babin Kuk bölgesinde . Babin Kuk otobüslerin son durağında yer alıyor ve old town ' a 10 dakikada bir sefer bulunuyor . Otobüsler tam zamanında kalkıyor . Hareket halindeki otobüse el sallamanız işe yaramıyor , Gece Old town ' dan dönüşler kalabalık oluyor . Otobüslerin hareket saati geldiyse siz ayakta gitmeyi düşünsenizde beklemiyor ve kapılarını kapatıyorlar .
Henüz Avrupa Birliği üyesi olmayan Hırvatistan , bir turist gözüyle gelişmiş bir Avrupa ülkesinden fazlasına sahip görünüyor .
Disiplinli , dakik , temiz , güvenli , insanları dürüst , saygılı , yardımsever . Yollarında en ufak bir pürüz , tümsek , çukur yok , sürücüler yayalara , yayalar sürücülere son derece saygılı .
2. Gün Dubrovnik 'te Keşfe Çıktık .
Dubrovnikte seyahat acenteleri Mostar , Korçula Adası , Karadağ (Monte Negro), Üç adalar turları , Krka Milli Parkı turu yapıyor . Gidilen yerlerin hepsi güzel .
Biz ise farklı bir program yapmayı tercih ettik .
Bunun için araba kiralamamız gerekiyordu . Limanda fiyat karşılaştırması yapabilmek için daha fazla rent a car şirketi bulabileceğimizi düşündük . Bu yüzden Belediye otobüsüyle Kantafig 'e gittik . Dubrovnikte belediye otobüs bileti fiyatı bilet satış yerlerinden alırsanız 8 Kuna = 1,12 Euro , Otobüste alırsanız 10 Kuna = 1,40 Euro . Otobüsten alırsanız bilet biraz daha pahalı , fişinizi veriyorlar .
Hırvatistanda engelliler için bir çok kolaylıklar yer alıyor . Dubrovnik belediye otobüslerinde görme engelliler için sesli , duyma engelliler için ışıklı kapı uyarı sistemleri var . Bazı plajlarda ise yüzmek isteyen fiziki engelliler için denize indirme asansörleri bulunuyor . Otobüsler kaldırım hizasında , çocuk ve engelli arabalarını mekanızması ile rahatça alıyor . Birçoğu basit ve düşük maliyetli sistemler . İnsanları mutlu etmek için büyük bütçelerden başka şeyler de yeterli olabiliyor . Hırvatistan tatili öncesi internetten rent a car araştırmamızda 35 Euro günlük fiyatlar gördüysekte , karşılaştığımız en düşük fiyat 1 - 1.2 motorlu araçlarda 3 gün için günlük 44 Euro oldu .
Kesin kararımızı verememiştik . Otele döndük ve sonra cobacabana plajına sahile gittik . Bu plajın denizi ve manzarası çok güzel . Dubrovnik köprüsü manzaralı . Kendinizi İstanbul boğazında yüzer gibi hissediyorsunuz . Bu plajda şemsiye ve şezlongun her biri 3,5 euro günlük .
Plaj kumsal değil . Hırvatistanın çoğu plajları gibi küçük taşlardan oluşuyor . Tatil öncesi deniz ayakkabısı aldığımızdan taşlarda yürüme konusunda sorun yaşamadık . deniz suyu çok temiz ve biraz serin , su sıcaklığı Ayvalık gibi diyebiliriz . Hava 30 C civarı ve nem düşük . Güzelce bir serinledik .
Hala araba kiralayamadık . Akşam old town ' da gördüğümüz rent a car ' a bakmaya karar verdik .
Old town 'daki bir rent a car şirketi 1.9 turbo dizel arabayı full kasko ile günlük 55 Euro 'ya 3 gün için verince onu tercih ettik . Arabamızı aldık ve karnımız çok acıkmıştı . Bir gün önce tekneye bindiğimiz şirin kasaba Cavtat bize çok hoş görünmüştü . Yemek için oraya doğru yola çıktık . Mesafe yaklaşık 22 km . idi .
Sur içine merkezde solda deniz kenarındaki cafe - restoranın bahçesine oturduk . 1pizza , 1 Deniz Mahsullü Makarna , 2 içecek için 15 Euro ödedik .
Ertesi gün Plitvice Ulusal Parkına erkenden yola çıkacaktık , bu yüzden otele döndük ve uyuduk .
Biz ise farklı bir program yapmayı tercih ettik .
Bunun için araba kiralamamız gerekiyordu . Limanda fiyat karşılaştırması yapabilmek için daha fazla rent a car şirketi bulabileceğimizi düşündük . Bu yüzden Belediye otobüsüyle Kantafig 'e gittik . Dubrovnikte belediye otobüs bileti fiyatı bilet satış yerlerinden alırsanız 8 Kuna = 1,12 Euro , Otobüste alırsanız 10 Kuna = 1,40 Euro . Otobüsten alırsanız bilet biraz daha pahalı , fişinizi veriyorlar .
Hırvatistanda engelliler için bir çok kolaylıklar yer alıyor . Dubrovnik belediye otobüslerinde görme engelliler için sesli , duyma engelliler için ışıklı kapı uyarı sistemleri var . Bazı plajlarda ise yüzmek isteyen fiziki engelliler için denize indirme asansörleri bulunuyor . Otobüsler kaldırım hizasında , çocuk ve engelli arabalarını mekanızması ile rahatça alıyor . Birçoğu basit ve düşük maliyetli sistemler . İnsanları mutlu etmek için büyük bütçelerden başka şeyler de yeterli olabiliyor . Hırvatistan tatili öncesi internetten rent a car araştırmamızda 35 Euro günlük fiyatlar gördüysekte , karşılaştığımız en düşük fiyat 1 - 1.2 motorlu araçlarda 3 gün için günlük 44 Euro oldu .
Kesin kararımızı verememiştik . Otele döndük ve sonra cobacabana plajına sahile gittik . Bu plajın denizi ve manzarası çok güzel . Dubrovnik köprüsü manzaralı . Kendinizi İstanbul boğazında yüzer gibi hissediyorsunuz . Bu plajda şemsiye ve şezlongun her biri 3,5 euro günlük .
Plaj kumsal değil . Hırvatistanın çoğu plajları gibi küçük taşlardan oluşuyor . Tatil öncesi deniz ayakkabısı aldığımızdan taşlarda yürüme konusunda sorun yaşamadık . deniz suyu çok temiz ve biraz serin , su sıcaklığı Ayvalık gibi diyebiliriz . Hava 30 C civarı ve nem düşük . Güzelce bir serinledik .
Hala araba kiralayamadık . Akşam old town ' da gördüğümüz rent a car ' a bakmaya karar verdik .
Old town 'daki bir rent a car şirketi 1.9 turbo dizel arabayı full kasko ile günlük 55 Euro 'ya 3 gün için verince onu tercih ettik . Arabamızı aldık ve karnımız çok acıkmıştı . Bir gün önce tekneye bindiğimiz şirin kasaba Cavtat bize çok hoş görünmüştü . Yemek için oraya doğru yola çıktık . Mesafe yaklaşık 22 km . idi .
Sur içine merkezde solda deniz kenarındaki cafe - restoranın bahçesine oturduk . 1pizza , 1 Deniz Mahsullü Makarna , 2 içecek için 15 Euro ödedik .
Ertesi gün Plitvice Ulusal Parkına erkenden yola çıkacaktık , bu yüzden otele döndük ve uyuduk .
3. Gün Plitvice Ulusal Parkı Ve Zadar ' a Gidiyoruz
Sabah 6.00 'da yola çıkmayı planlarken 7.00 'de hazırlanınca otelde kahvaltı edip 07.30 gibi yola çıktık . Plitvice Ulusal Parkı yaklaşık 450 km . idi . Kuzeye doğru sahilden Bosna - Hersek giriş - çıkışını geçtikten sonra otoban tabelasından saptık . Aslında haritada otoban Split şehri civarından , Dubrovnikten 200 km kadar yukardan giriş gösterse de otobanın bitirildiğini düşündük . 10 - 20 km. sonra otobanın henüz yapım halinde olduğunu arkamızdan gelen arabalarla birlikte keşfettik ve dağ yolundan devam etmeye karar verdik . Bu yolda da manzaralar çok güzel . yol üstünde küçük kasabalar bulunuyor . Splite yaklaşınca bitmiş otobana girdik . Hız sınırı 130 km . Otobandan çıktıktan sonra da bir süre orman içinde keyifli bir seyahatten sonra 13.30 gibi Plitvice Ulusal Park Bölgesine vardık . Orada yediğimiz hamburgerler bizimkinin 3 - 4 katı büyüküğünde ikisine 3,5 Euro ödedik . Saat 14.00 olmuştu . Plitvice Ulusal Parkında otobüs - yürüyüş - tekne geçişinden oluşan 2 - 3 saatlik en kısa turu aldık . 5 saatlik , 1 ve 2 günlük turlarda vardı. Plitvice Ulusal Parkını gözünüzde şöyle canladırabilirsiniz . Doğal olarak dünyadaki en güzel yeri zihninizde tasvir edin ve gözünüzü açın . Plitvice tahmin ettiğinizden bir kaç kat daha etkileyici bir yer . Bizim aldığımız en kısa turda 20 civarında farklı sahne vardı .
Her sahne de en az bir kaç yerden akan şelalelerin oluşturduğu müzik eşliğindeki doğal güzellikler insanda adeta cennete gelmiş izlenimi yaratıyordu . Açıkçası doğal güzellik her yerde birbirine benzer diyebilirsiniz . Burada şelale sesleri arasındaki manzaralar bizi şaşkına çevirdi . Sanki dünyadan başka bir yere gelmiştik . Biraz reklam gibi olsada Plitvice ' de doğal güzellikler konusunda memnuniyet garantisi veriyoruz .
Mesafe Dubrovnik 'e oldukça uzak , parkın inişli çıkışlı parkuru biraz yorucu olsa da her şeye değer . Ahşaptan yapılmış parkur üzerinde dinlenmek için en güzel manzaralı yerlere yerleştirilmiş banklar bulunuyor . Biz parkuru biraz da hızlı olarak 3,5 saatte bitirdik . Saat 18.00 olmuştu .
Gece konaklayacağımız yer henüz belli değildi . Plitvice 'de orman içinde muhteşem manzaralı tesislerde kalmak mümkün olsa da farklı bir yer görmek için haritaya bakarak 125 km. uzaklıktaki Zadar şehrinde konaklama kararını verdik . Orman yolu , otoban derken akşam 20.00 'de Zadar 'a geldik . Şehir merkezine ilerlerken Ancona (İtalya) feribot limanı karşısındaki bir cafeye ucuza nerede kalabileceğimizi sorduk . Orada çalışan garson kız bir otel broşürü verdi .
Zadarda bir çok insan ingilizce anlıyor . Otel veya pansiyonlara kendi dillerinde sobe , apartmanı diyorlar . Biraz aradıktan sonra oteli bulduk , eşim biraz üşütmüş ve halsizdi , saatte geç olduğundan çok yüksek fiyat vermezlerse kalmayı aklımızdan geçiriyorduk . Pansiyonun yerini sorduğumuz birisine güvenli olup olmadığını sorduk . O da geçen yıl bir arkadaşı için fiyat aldığını ve güvenli olduğunu söyledi . Otel görünümündeki pansiyon resepsiyonundaki bayan önce iki kişi 1 gece için 60 Euro istedi . Haklısınız biraz pahalı ama burası merkez dedi . 50 Euro 'ya anlaştık. Kahvaltı hariçti . Hırvatistanda pansiyonlar yalnızca oda veriyor . Kahvaltı vermiyorlar . Oda duşlu , tuvaletli biraz dar dı . Yeterince dolabı da vardı . Yerleştikten sonra dışarı çıktık . Otoparklar merkezde otomatlı . Parkettiğimiz yerin arkasındaki cafedeki garson sabah 07.00 'ye kadar çıkarsak ücret gerekmediğini söyledi . Zadar gecelerini keşfetmek için yürümeye başladık . Karnımız çok acıkmıştı . Bir pizzacı bulduk . Mükemmel 2 pizza ve içeceğe her zaman ki gibi 15 Euro civarı ödedik . Kendimizi ödüllendirmek için tanesi 6 Kuna = 0,85 Euro 'ya yoğurtlu dondurma aldık .
Zadar bir Liman kenti , sahili geniş yürüyüş yollarıyla biraz İzmir 'i andırıyor . Hırvatistanın her yerinde görülebilen geniş bir meydanda spreyle boya yapan ressam 100 Kuna = 14 Euro 'ya resimlerini satıyordu . Tarihi , etkileyici ve dekoratif aydınlatılmış meydan oldukça hareketliydi . Başka bir yerde sokakta müzik yapanlar vardı . Cafe - barların bulunduğu bir çok sokak vardı . Şehirde gece hayatı oldukça hareketliydi . Biz sabah erkenden yola çıkıp Splitten Hvar veya Korçula adasına gidip bir gece kalmayı planlayarak pansiyona gidip uykuya daldık.
Her sahne de en az bir kaç yerden akan şelalelerin oluşturduğu müzik eşliğindeki doğal güzellikler insanda adeta cennete gelmiş izlenimi yaratıyordu . Açıkçası doğal güzellik her yerde birbirine benzer diyebilirsiniz . Burada şelale sesleri arasındaki manzaralar bizi şaşkına çevirdi . Sanki dünyadan başka bir yere gelmiştik . Biraz reklam gibi olsada Plitvice ' de doğal güzellikler konusunda memnuniyet garantisi veriyoruz .
Mesafe Dubrovnik 'e oldukça uzak , parkın inişli çıkışlı parkuru biraz yorucu olsa da her şeye değer . Ahşaptan yapılmış parkur üzerinde dinlenmek için en güzel manzaralı yerlere yerleştirilmiş banklar bulunuyor . Biz parkuru biraz da hızlı olarak 3,5 saatte bitirdik . Saat 18.00 olmuştu .
Gece konaklayacağımız yer henüz belli değildi . Plitvice 'de orman içinde muhteşem manzaralı tesislerde kalmak mümkün olsa da farklı bir yer görmek için haritaya bakarak 125 km. uzaklıktaki Zadar şehrinde konaklama kararını verdik . Orman yolu , otoban derken akşam 20.00 'de Zadar 'a geldik . Şehir merkezine ilerlerken Ancona (İtalya) feribot limanı karşısındaki bir cafeye ucuza nerede kalabileceğimizi sorduk . Orada çalışan garson kız bir otel broşürü verdi .
Zadarda bir çok insan ingilizce anlıyor . Otel veya pansiyonlara kendi dillerinde sobe , apartmanı diyorlar . Biraz aradıktan sonra oteli bulduk , eşim biraz üşütmüş ve halsizdi , saatte geç olduğundan çok yüksek fiyat vermezlerse kalmayı aklımızdan geçiriyorduk . Pansiyonun yerini sorduğumuz birisine güvenli olup olmadığını sorduk . O da geçen yıl bir arkadaşı için fiyat aldığını ve güvenli olduğunu söyledi . Otel görünümündeki pansiyon resepsiyonundaki bayan önce iki kişi 1 gece için 60 Euro istedi . Haklısınız biraz pahalı ama burası merkez dedi . 50 Euro 'ya anlaştık. Kahvaltı hariçti . Hırvatistanda pansiyonlar yalnızca oda veriyor . Kahvaltı vermiyorlar . Oda duşlu , tuvaletli biraz dar dı . Yeterince dolabı da vardı . Yerleştikten sonra dışarı çıktık . Otoparklar merkezde otomatlı . Parkettiğimiz yerin arkasındaki cafedeki garson sabah 07.00 'ye kadar çıkarsak ücret gerekmediğini söyledi . Zadar gecelerini keşfetmek için yürümeye başladık . Karnımız çok acıkmıştı . Bir pizzacı bulduk . Mükemmel 2 pizza ve içeceğe her zaman ki gibi 15 Euro civarı ödedik . Kendimizi ödüllendirmek için tanesi 6 Kuna = 0,85 Euro 'ya yoğurtlu dondurma aldık .
Zadar bir Liman kenti , sahili geniş yürüyüş yollarıyla biraz İzmir 'i andırıyor . Hırvatistanın her yerinde görülebilen geniş bir meydanda spreyle boya yapan ressam 100 Kuna = 14 Euro 'ya resimlerini satıyordu . Tarihi , etkileyici ve dekoratif aydınlatılmış meydan oldukça hareketliydi . Başka bir yerde sokakta müzik yapanlar vardı . Cafe - barların bulunduğu bir çok sokak vardı . Şehirde gece hayatı oldukça hareketliydi . Biz sabah erkenden yola çıkıp Splitten Hvar veya Korçula adasına gidip bir gece kalmayı planlayarak pansiyona gidip uykuya daldık.
4.Gün Sibenik , Split Şehirleri Ve Brac Adası
Sabah 6.00 ' da kalktık , otobana girmedik ve sahilden Split 'e gitmek üzere yola koyulduk .
Saat 09.00 civarı feribotla Splitten Adalara gitmeyi planlarken , yolda hayatımızda görmediğimiz güzellikteki koylarla , plajlarla karşılaştık ve 65 km. uzaklıktaki Sibenik 'e geldik . Burada kahvaltı ettikten sonra yola devam ederken eşsiz plajların , manzaraların büyüsü karşısında yolda deniz molasıda verdiğimizden toplam 135 km . olan Zadar Split arasını 6,5 saatte alınca sabah feribotlarını kaçırmıştık .
Saat 13.00 gibi geldiğimiz Splitte arabamızı merkezde saati 10 Kuna = 1,4 Euro olan en yüksek fiyatlı otoparka parkedip adalara giden feribotlar hakkında bilgi almaya gittik . Bir çok adaya sefer olmasına rağmen bize en uygununun Brac adası olduğuna karar verip iki kişi 10 Euro olan gidiş biletlerimizi aldık . Arabamızı vapura bineceğimiz yere yakın başka bir otoparka günlük 10 Euro 'ya parkettik .
Splitten Brac ve Hvar adaları 1 , Korçula 3 saat uzaklıkta .
Büyük feribotlar bizdeki arabalı vapura benziyor . Farkları üst kata yürüyen merdivenle çıkılıyor . Orta kat kapalı , klimalı ve çok geniş , üstde geniş bir kat daha bulunuyor ve orası tenteli .
Güzel bir yolculuk sonrası Brac adasına ulaştık . Feribot inişinde elinde sobe yazan kağıt bulunan ve iyi ingilizce bilen bir kız pansiyon için 2 kişi gecelik 30 Euro fiyat verdi . Kabul ettik ve sizi pansiyona patron götürecek dedi . Patron dediği bayan kıza gülümsedi ve '' Bana patron denmesinden hoşlanmadığım için şaka yapıyor diyerek yola çıktık . 10 dakika yürüdükten sonra Brac adasının Supetar bölgesinin merkezi bir yerindeki pansiyonumuza geldik . Pansiyon odaları duşlu , tuvaletli , bakımlı , geniş ve çok temizdi .
Bir geceden fazla kalacaksanız pansiyon fiyatını daha aşağı çekme şansınız bulunuyor .
Eşyalarımızı bırakıp deniz kenarına indik . eşyalarımızı halk plajına bıraktık ve yakındaki cafe 'ye yemeğe gittik . Bir adet kalamar kızartma ( Porsiyonlar bizdekinin 4 katı büyüklükte ve çok lezzetli ) , bir porsiyon kalamar ızgara , iki bira için 15 Euro hesap ödedik ve plaja döndük .
Plaj adanın sıradan bir plajıydı . Bir koy içinde sakin bir deniz , kıyılar çakıl olsa da suya girdikten bir kaç metre sonra kum başlıyor . Deniz çok temiz , adeta balıklarla dansediyorsunuz . Denizden çıkmak istemedik ama ada çok büyük olsa da biraz gezmek isiyorduk . Pansiyonda elbiselerimizi değiştirip kendimizi sokağa attık .
Supetar 'ın piyasa caddesi denilebilecek caddesinde , önce cafe , barların bulunduğu sağ tarafa gittik . Zaten sol tarafta 200 m. ilerde adanın diğer bölgelerine giden ormanlık yol başlıyordu .
Sade ve şık cafeler turistlerin olduğu kadar ada sakinlerininde buluşma yeriydi . Karşı kıyıdaki Split şehrini seyrederken kahvelerimizi yudumladık ve Supetar 'ın meydanına doğru yürümeye başladık , akşam saatleri olsa da hava sıcaktı ve dondurma yemek yapılacak en cazip şeylerden biriydi . Dondurmacının önünde çileklimi , yoğurtlu dondurma mı olsun diye karar vermeye çalışırken dondurmacı çilek dedi .
Şaşırdık . Dubrovnik ' ten hareket ettiğimizden beri hiç Türk'le karşılaşmamıştık Eyüp ve kardeşi Mekadonya Türkü , ailesiyle birlikte adanın şık bir cafe - restoranını işletiyorlar . Babaları iki kez Türkiye ' ye gelmiş , onlar henüz gelmemişler . O bölgede Türkiyeden gelen Türklerle hiç karşılaşmamışlar , o yüzden şaşırdılar , dondurmaya da ısrarımıza rağmen para almadılar .
Ada 'da kazıklanmadan nerede balık yiyebileceğimizi sorduğumuzda '' Hiç endişelenmeyin , bu ülkede insanlar dürüsttür , istediğiniz yerde rahatlıkla yiyebilirsiniz dedikten sonra , güzel balık yapan bir yeri önerdiler . Ayrıca bir sorununuz olursa biz gece yarısına kadar buradayız , çekinmeden gelebilirsiniz demeleri bizi oldukça duygulandırdı .
Eyüplerin önerdiği restoran menüsüyle özel bir yer izlenimi veriyordu . O günkü menüde eşimin aklındaki yemek olmayınca deniz kenarına gittik . Balık , kalamar yapan bir tekneye gözümüz ilişti . Akşamüstü bolca kalamar yediğimizden sadece balık siparişi verdik ve tekneye geçtik . 2 kişinin rahatça doyabileceği kızarmış küçük balıklar için 3 Euro ödedik ve ertesi gün erkenden yola çıkacağımız için biraz daha dolaştıktan sonra pansiyonumuza döndük .
Saat 09.00 civarı feribotla Splitten Adalara gitmeyi planlarken , yolda hayatımızda görmediğimiz güzellikteki koylarla , plajlarla karşılaştık ve 65 km. uzaklıktaki Sibenik 'e geldik . Burada kahvaltı ettikten sonra yola devam ederken eşsiz plajların , manzaraların büyüsü karşısında yolda deniz molasıda verdiğimizden toplam 135 km . olan Zadar Split arasını 6,5 saatte alınca sabah feribotlarını kaçırmıştık .
Saat 13.00 gibi geldiğimiz Splitte arabamızı merkezde saati 10 Kuna = 1,4 Euro olan en yüksek fiyatlı otoparka parkedip adalara giden feribotlar hakkında bilgi almaya gittik . Bir çok adaya sefer olmasına rağmen bize en uygununun Brac adası olduğuna karar verip iki kişi 10 Euro olan gidiş biletlerimizi aldık . Arabamızı vapura bineceğimiz yere yakın başka bir otoparka günlük 10 Euro 'ya parkettik .
Splitten Brac ve Hvar adaları 1 , Korçula 3 saat uzaklıkta .
Büyük feribotlar bizdeki arabalı vapura benziyor . Farkları üst kata yürüyen merdivenle çıkılıyor . Orta kat kapalı , klimalı ve çok geniş , üstde geniş bir kat daha bulunuyor ve orası tenteli .
Güzel bir yolculuk sonrası Brac adasına ulaştık . Feribot inişinde elinde sobe yazan kağıt bulunan ve iyi ingilizce bilen bir kız pansiyon için 2 kişi gecelik 30 Euro fiyat verdi . Kabul ettik ve sizi pansiyona patron götürecek dedi . Patron dediği bayan kıza gülümsedi ve '' Bana patron denmesinden hoşlanmadığım için şaka yapıyor diyerek yola çıktık . 10 dakika yürüdükten sonra Brac adasının Supetar bölgesinin merkezi bir yerindeki pansiyonumuza geldik . Pansiyon odaları duşlu , tuvaletli , bakımlı , geniş ve çok temizdi .
Bir geceden fazla kalacaksanız pansiyon fiyatını daha aşağı çekme şansınız bulunuyor .
Eşyalarımızı bırakıp deniz kenarına indik . eşyalarımızı halk plajına bıraktık ve yakındaki cafe 'ye yemeğe gittik . Bir adet kalamar kızartma ( Porsiyonlar bizdekinin 4 katı büyüklükte ve çok lezzetli ) , bir porsiyon kalamar ızgara , iki bira için 15 Euro hesap ödedik ve plaja döndük .
Plaj adanın sıradan bir plajıydı . Bir koy içinde sakin bir deniz , kıyılar çakıl olsa da suya girdikten bir kaç metre sonra kum başlıyor . Deniz çok temiz , adeta balıklarla dansediyorsunuz . Denizden çıkmak istemedik ama ada çok büyük olsa da biraz gezmek isiyorduk . Pansiyonda elbiselerimizi değiştirip kendimizi sokağa attık .
Supetar 'ın piyasa caddesi denilebilecek caddesinde , önce cafe , barların bulunduğu sağ tarafa gittik . Zaten sol tarafta 200 m. ilerde adanın diğer bölgelerine giden ormanlık yol başlıyordu .
Sade ve şık cafeler turistlerin olduğu kadar ada sakinlerininde buluşma yeriydi . Karşı kıyıdaki Split şehrini seyrederken kahvelerimizi yudumladık ve Supetar 'ın meydanına doğru yürümeye başladık , akşam saatleri olsa da hava sıcaktı ve dondurma yemek yapılacak en cazip şeylerden biriydi . Dondurmacının önünde çileklimi , yoğurtlu dondurma mı olsun diye karar vermeye çalışırken dondurmacı çilek dedi .
Şaşırdık . Dubrovnik ' ten hareket ettiğimizden beri hiç Türk'le karşılaşmamıştık Eyüp ve kardeşi Mekadonya Türkü , ailesiyle birlikte adanın şık bir cafe - restoranını işletiyorlar . Babaları iki kez Türkiye ' ye gelmiş , onlar henüz gelmemişler . O bölgede Türkiyeden gelen Türklerle hiç karşılaşmamışlar , o yüzden şaşırdılar , dondurmaya da ısrarımıza rağmen para almadılar .
Ada 'da kazıklanmadan nerede balık yiyebileceğimizi sorduğumuzda '' Hiç endişelenmeyin , bu ülkede insanlar dürüsttür , istediğiniz yerde rahatlıkla yiyebilirsiniz dedikten sonra , güzel balık yapan bir yeri önerdiler . Ayrıca bir sorununuz olursa biz gece yarısına kadar buradayız , çekinmeden gelebilirsiniz demeleri bizi oldukça duygulandırdı .
Eyüplerin önerdiği restoran menüsüyle özel bir yer izlenimi veriyordu . O günkü menüde eşimin aklındaki yemek olmayınca deniz kenarına gittik . Balık , kalamar yapan bir tekneye gözümüz ilişti . Akşamüstü bolca kalamar yediğimizden sadece balık siparişi verdik ve tekneye geçtik . 2 kişinin rahatça doyabileceği kızarmış küçük balıklar için 3 Euro ödedik ve ertesi gün erkenden yola çıkacağımız için biraz daha dolaştıktan sonra pansiyonumuza döndük .
5.Gün Split Gezisi Ve Dubrovnik 'e Dönüş
Sabah 06.00 gibi uyandık . 07.30 Split feribotu için hazırlanıp dışarı çıktığımızda karşı oda komşumuz Avustralyalı çiftin kahvaltı hazırladığını gördük . Onlarda erken kalkmış , kahvaltı sonrası daha uzak bir plaja gideceklermiş . Birbirimize bol şans diledikten sonra feribota gittik ve bir saatlik yolculuk için Split 'e hareket ettik .
Sibenik civarındaki Krka Milli Parkına gidecek süremiz kalmamıştı .
Splitte eski şehir (old town ) 'da saatlerce dolaştık . Bir meydandaki cafede oturup kahve içtik . Bu arada şehrin efsane futbol takımı Hajduk Split 'in bilekliğini almak istememe eşim sen çocukmusun diye gülünce vazgeçtim . Sonrasında ise almadığıma pişman oldum . Öğleyin kale içindeki ayaküstü pizzacıda yediğimiz 2 büyük dilim pizza ve lazanya enfesti . Bu yemek için 60 Kuna = 8,5 Euro ödedik .
Saat 13.30 olmuştu ve yola çıkmamız gerekiyordu . Yol üzerinde bir Milli Parkı 'nın önünden geçtik , biraz resim çekip izledikten sonra yola devam ettik . Eşsiz manzaraları izleyerek saat 18.30 gibi Dubrovnik 'e ulaştık .
Sibenik civarındaki Krka Milli Parkına gidecek süremiz kalmamıştı .
Splitte eski şehir (old town ) 'da saatlerce dolaştık . Bir meydandaki cafede oturup kahve içtik . Bu arada şehrin efsane futbol takımı Hajduk Split 'in bilekliğini almak istememe eşim sen çocukmusun diye gülünce vazgeçtim . Sonrasında ise almadığıma pişman oldum . Öğleyin kale içindeki ayaküstü pizzacıda yediğimiz 2 büyük dilim pizza ve lazanya enfesti . Bu yemek için 60 Kuna = 8,5 Euro ödedik .
Saat 13.30 olmuştu ve yola çıkmamız gerekiyordu . Yol üzerinde bir Milli Parkı 'nın önünden geçtik , biraz resim çekip izledikten sonra yola devam ettik . Eşsiz manzaraları izleyerek saat 18.30 gibi Dubrovnik 'e ulaştık .
6.Gün Korcula Adasına Gidiyoruz
Önceki günlerde otobüs garında Korcula adasına seferlerle ilgili bilgiyi aldığımızdan sabah erkenden yola koyulduk . Belediye otobüsü ile Bobin Kuk 'tan Kantafig'e geldik . Adaya kara ve sonra deniz yoluyla otobüsten hiç inmeden feribotla gidecektik . Yaklaşık 1 saatlik otobüs yolculuğu sonrası feribota bineceğimiz yere geldik . Feribotun hareketine 20 dakika olduğunu ve güzel bir plajı görünce hemen sahile koşup suya atladık . Feribot araçları almaya başlamıştı , hemen kurulanıp feribota bindik ve 20 dakikalık Korçula adası yolculuğumuza başladık . Manzara yine eşsiz di .
Korcula adasında tarihi şehir (old town)'da biraz dolaştık , Marco Polo 'nun doğduğu ev 'e uğradık .
Sonrasında bir meydanda Türk televizyon ekibinin çekim yaptığını gördük ve yanlarına gittik . Çekimleri bitince de konuşmaya başladık . Kuzeyde bizim gezdiğimiz bölgelere gitmemişlerdi . Haberimiz olsaydı sizinle gelirdik dediler . Bizde iyi olurdu , rent a car masrafını paylaşırdık diyerek onlardan ayrıldık .
Karnımız acıkmıştı . Hırvatistanın turistler açısından güzel bir yanı , insanların menüleri rahatça incelemesine olanak sağlanması . İnceliyor ve beğenirseniz oturuyor , beğenmezseniz yanındaki veya bir diğerine bakıyorsunuz . Etrafınızda yapışkanlar dolaşmıyor .
Mürekkep balığı mürekkebiyle yapılmış deniz mahsulleri rizotto yedik .
Daha sonra restoranın yanından bir plaja indik . Yarım saat sonra bizim televizyoncular da terlemiş olacakki plaja geldiler . Yine en iyi plajı bulmuşsunuz diye biraz takılmadan da edemediler . Deniz de sohbet ederken sunucuları ,mikrofonu istedi ve biraz çekim yapalım diyerek sohbete başladı . Sonrasında onlarla arkadaş olmuştuk . Onlarda Dubrovnikte kalıyordu . Önceki akşam bir meydanda sahne kurulduğunu bu akşam bir gösteri olacağını söylediğimizde süre bulursak gelmeye çalışırız dediler .
Dubrovnik - Korcula adası iki kişi gidiş - dönüş otobüs bileti için 189 Kuna = 25 Euro ödedik .
Dubrovnike otelimize döndükten sonra herzaman ki gibi hazırlanıp old town 'a gittik . O akşam yine dünyanın en iyi pizzalarından birisini yedikten sonra dolaşmaya başladık .
Kalabalıkta bizim televizyoncuları uzaktan gördük . Kameranımız 1.90 olduğundan kamerasıyla dikkat çekiyordu . Bizde size bakıyorduk diye yanımıza geldiler .
Onları gündüz bahsettiğimiz yerlere götürmemiz gerekiyordu . Önce sahne kurulan yere baktık , film gösterisi ilgilerini çekmedi .
Biraz ileride ki papağanlı adam papağanları sunucunun omuzuna kafasına kollarına koyunca keyifleri yerine geldi ,korsan şapkası ve maskesinide giydirdi , çekim için ilginç sahneler oluşmaya başlamıştı .
Sonrasında meydanda bir gün önce latin dansı yapıyorlardı . Gittiğimizde dans eden kimseyle karşılaşmayınca eşime '' Hadi dansedelim de bizimkilere biraz malzeme çıksın '' derken dansetmeye başlamıştık .
Her nekadar ben biraz heyacanlanıp eşimin ayağına bastıysamda , etraftaki kalabalık , gözleriyle gülümsüyor , alkışlıyorlardı . Bizim kameremanda yüksek bir yerden çekime başlamıştı . 20 dakika sonra ise meydanda en az 100 kişi dans ediyordu . Bizimkilere malzeme çıkmasına sevindik .
Ne güzel bir ortam .
Meydanda , kalabalıkta mutlu bir şekilde dans eden insanlar ... Karnaval gibi .
Çekim ekibinden ayrıldık ve meydandaki cafeye oturarak birer kahve içerken danseden insanları seyretmeye devam ederken ertesi gün Hırvatistanın sınır komşusu Karadağ (Monte Negro) 'ya gitmeye karar verdik .
Korcula adasında tarihi şehir (old town)'da biraz dolaştık , Marco Polo 'nun doğduğu ev 'e uğradık .
Sonrasında bir meydanda Türk televizyon ekibinin çekim yaptığını gördük ve yanlarına gittik . Çekimleri bitince de konuşmaya başladık . Kuzeyde bizim gezdiğimiz bölgelere gitmemişlerdi . Haberimiz olsaydı sizinle gelirdik dediler . Bizde iyi olurdu , rent a car masrafını paylaşırdık diyerek onlardan ayrıldık .
Karnımız acıkmıştı . Hırvatistanın turistler açısından güzel bir yanı , insanların menüleri rahatça incelemesine olanak sağlanması . İnceliyor ve beğenirseniz oturuyor , beğenmezseniz yanındaki veya bir diğerine bakıyorsunuz . Etrafınızda yapışkanlar dolaşmıyor .
Mürekkep balığı mürekkebiyle yapılmış deniz mahsulleri rizotto yedik .
Daha sonra restoranın yanından bir plaja indik . Yarım saat sonra bizim televizyoncular da terlemiş olacakki plaja geldiler . Yine en iyi plajı bulmuşsunuz diye biraz takılmadan da edemediler . Deniz de sohbet ederken sunucuları ,mikrofonu istedi ve biraz çekim yapalım diyerek sohbete başladı . Sonrasında onlarla arkadaş olmuştuk . Onlarda Dubrovnikte kalıyordu . Önceki akşam bir meydanda sahne kurulduğunu bu akşam bir gösteri olacağını söylediğimizde süre bulursak gelmeye çalışırız dediler .
Dubrovnik - Korcula adası iki kişi gidiş - dönüş otobüs bileti için 189 Kuna = 25 Euro ödedik .
Dubrovnike otelimize döndükten sonra herzaman ki gibi hazırlanıp old town 'a gittik . O akşam yine dünyanın en iyi pizzalarından birisini yedikten sonra dolaşmaya başladık .
Kalabalıkta bizim televizyoncuları uzaktan gördük . Kameranımız 1.90 olduğundan kamerasıyla dikkat çekiyordu . Bizde size bakıyorduk diye yanımıza geldiler .
Onları gündüz bahsettiğimiz yerlere götürmemiz gerekiyordu . Önce sahne kurulan yere baktık , film gösterisi ilgilerini çekmedi .
Biraz ileride ki papağanlı adam papağanları sunucunun omuzuna kafasına kollarına koyunca keyifleri yerine geldi ,korsan şapkası ve maskesinide giydirdi , çekim için ilginç sahneler oluşmaya başlamıştı .
Sonrasında meydanda bir gün önce latin dansı yapıyorlardı . Gittiğimizde dans eden kimseyle karşılaşmayınca eşime '' Hadi dansedelim de bizimkilere biraz malzeme çıksın '' derken dansetmeye başlamıştık .
Her nekadar ben biraz heyacanlanıp eşimin ayağına bastıysamda , etraftaki kalabalık , gözleriyle gülümsüyor , alkışlıyorlardı . Bizim kameremanda yüksek bir yerden çekime başlamıştı . 20 dakika sonra ise meydanda en az 100 kişi dans ediyordu . Bizimkilere malzeme çıkmasına sevindik .
Ne güzel bir ortam .
Meydanda , kalabalıkta mutlu bir şekilde dans eden insanlar ... Karnaval gibi .
Çekim ekibinden ayrıldık ve meydandaki cafeye oturarak birer kahve içerken danseden insanları seyretmeye devam ederken ertesi gün Hırvatistanın sınır komşusu Karadağ (Monte Negro) 'ya gitmeye karar verdik .
7.Gün Herseg Novi - Budva - Kotor - Montenegro (Karadağ)
Sabah erken kahvaltı sonrası otelden çıkıp belediye otobüsüyle otobüs garajına gittik.
Otobüs biletlerimizi aldık ve 09.30 ' da Karadağa hareket ettik . Bir saat geçmeden sınıra geldik ve yirmi dakika içinde pasaport kontrolünü tamamlayarak saat 11 gibi Karadağa (Montenegro Karadağ anlamına geliyor)ulaştık . Pansiyonculardan gecelik konaklamanın 10 Euro olduğunu öğrendik .
Otobüsten indiğimiz Herseg Novi'den Budva 'ya gitmeye karar verirken bir hata yaparak Budvaya ne kadar sürede gidileceğini sormadık . 4 Euro karşılığı biletimizi alıp 70 'li yıllardan kalan klimasız minibüsümüze bindik . Feribotla deniz yoluyla da kestirmeden bir geçiş yapmamıza rağmen 13.00 'de Budvaya vardık . Bizim Hırvatistan 'a gidiş dönüş otobüs biletimizin dönüşü 15.30 'du . Herseg Novi ' ye ilk otobüsün 13.20 'de olduğunu söylediklerinde bizim için artık Budvadan ayrılma vaktinin geldiğini hissettik .
Herseg Novi 'ye dönüş'te klimalı güzel bir otobüs vardı ve fiyatı 5.5 Euro idi . Kotor üzerinden dönerken Karadağın Hırvatistana göre refah farkı olsa da doğanın onlarda cömert davrandığını keşfettik . Manzaralar eşsiz tablolara eşdeğerdi . Otobüsün şöförüne oyalanırsa diğer otobüse geç kalacağımızı söyledik . İçimizden ise keşke otobüsü kaçırsak diye de geçirmiyor değildik. Ne olacak gecesi 10 Euro 'dan bir gece kalırdık . Üstelik eşsiz güzellikler de fiyata dahildi .
Otobüs Herseg Novi 'ye ulaştığında Dubrovnik otobüsünün kalkışına 5 dakika vardı . Kaptan ve muavinle önemli bir şey başarmış bir havada birbirimize gülümsedik .
Dönüşte daha kısa sürede Dubrovnik 'e geldik . Gündüz sıcağında yollar boştu .
O gün çölde vaha arar gibi Karadağın harika plajlarında yüzmeyi hayal etmiştik .
Olmayınca dönüşte Dubrovnikte yüzmeyi hayal etmeye başladık ve ulaşır ulaşmaz denize kendimizi attık .
Son akşam yemeğimizde deniz ürünleri yemeye karar verdik . Dubrovnik old town 'daki restoranların herbiri birbirinden şık . Biraz menüleri karıştırdıktan sonra beğendiğimiz bir tanesine oturduk .
Menümüzde mürekkep balığı mürekkebinde deniz ürünleri risotto ve midye yedik .
1/2 litre şarap ile birlikte 40 Euro ödedik .
Masadan kalkarken bir bey yanımıza geldi . Restoranın işletmecisi Türk 'müş . İki mühendis arkadaş işlerini bırakmış ve bir çok yeri araştırdıktan sonra Dubrovnik'in kendileri için iş yapabilecek en iyi yer olduğuna karar vermişler . Restoranı açarken hiç bir sorunla karşılaşmadıklarını ve doğru bir karar verdiklerini düşündüklerin söyledi .
8.Gün Dubrovnik 'te Copacabana Plajındayız
Bu gün Türkiyeye döneceğiz . Kahvaltı sonrası eşyalarımızı toplayıp otel 'e bıraktık ve akşam uçağımız için havaalanına hareket edene kadar denize girme kararını verdik .
Plaj çok güzel , deniz çok güzel , Kısaca Adriyatik gerçekten güzel .
En büyük keşfimiz ise ,yurt dışı tatili için Hırvatistan 'ın iyi bir alternatif olduğunu farketmemiz olmuştu . Bu ülkede pahalı - ucuz otelde , pansiyonda kalmanın hiç farkı yok . Hepsi çok temiz , hizmet kalitesi yüksek , insanları güleryüzlü .
Eşsiz doğası ve tarihi ise memnuniyet garantisi vermekte .
Bu tatilimizde 7 gece 8 gün için uçak , konaklama , 3 gün araç kiralama , yemekler ve diğer harcamalar dahil kişibaşı 600 Euro harcadık .
Plaj çok güzel , deniz çok güzel , Kısaca Adriyatik gerçekten güzel .
En büyük keşfimiz ise ,yurt dışı tatili için Hırvatistan 'ın iyi bir alternatif olduğunu farketmemiz olmuştu . Bu ülkede pahalı - ucuz otelde , pansiyonda kalmanın hiç farkı yok . Hepsi çok temiz , hizmet kalitesi yüksek , insanları güleryüzlü .
Eşsiz doğası ve tarihi ise memnuniyet garantisi vermekte .
Bu tatilimizde 7 gece 8 gün için uçak , konaklama , 3 gün araç kiralama , yemekler ve diğer harcamalar dahil kişibaşı 600 Euro harcadık .
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)